Monday, January 2, 2017

saat 3 ve devletimizde her şey damıtılarak verilir

şu dünyada hiçbir gerçek zevk yoktur hiçbir gömlek yakıcı değildir bu dünya yalandır şairler yalancıdır şairler peygamberdir peygamberler şairdir gök yalandır
yalan insanların söylediği yalan insanların işittiği yalan evleriniz yanar aşklarınız yalan 
yalan 250 tl yalan 50 kuruş yalan
yalan söylüyor kuşlar siz doğayı katlettiniz diye başka yerlere göç etmiyorlar sizi beğenmiyorlar
yüzleriniz yalan makyajınız doğal
hayvan sevginiz yalan balık yiyen kedi ne tatlı aman ama balık da hayvan
yalancının karşısında duramazsınız çünkü sizin de sözleriniz yalan insanlık talan
okul önemlidir büyük yalandır geometri bilen orospu çocuğudur ulan şuncacık ömrüm var 
seninle mi uğraşırım laflarım yalan 
koca sevgisi yalan ama çok para kazanıyor o zaman tamam siber suçlar falan hepsi tamam milletvekilleri yüksek maaş almak zorunda kabul ettik ama bize de üç beş kuruş koklat ulan yok 
yok hakaret falan yok yalan mikro kozmos buysa makro kozmos koca bir bok ancak 
çok mağrur ve az hareketli karaktersizliğinize devam
kitap çaldım allah affetsin füruzan  ercan kesal ahmet telli nihat behram
uzun tırnaklarınız ısrarla manalı bakmaya çalışan takma kirpikleriniz yalan
tadına varamadan göçemem şiirimin konusu ölüm temasıdır ahahayt külliyen yalan
külliyen yalan yüzde yüz helaldir sonuna kadar haram
tüm insanlık haklarını helal etmemelidir bana haklarınız yalan
domuzdan kumbara domuz suratlı bir adam ucuzundan malbora kdv elbette yalan
modern şiirimizi okuyorum bu yüzden bir antiem veriniz ya da o artık üretilmiyordu 
bana bir metpamid veriniz
yalancı peygamberi nasıl ayırt ediyoruz biriniz söyleyiniz bu şiirin gideceği yer bellidir
yalancının ensesti kirlidir anarşist müslümanlar sevgilimdir
reflü ve şiirim bu dünyaya tüy dikmek içindir. 


ibrahim evin

Saturday, December 24, 2016

insanlar irrasyoneldir

yaptıklarını sosyal medyada kanıtlamayan insanın yapmadığı, yapamadığı sayıldığı tehlikeli bir çağdaydı.

allen ginsberg okuyor,
günde iki kez tuvalete gidiyordum.

o

üstünden battaniyeyi attığı gibi düştü,
battaniye düştü.
kürtçe konuştu.
kürtçe bilmiyordu.
içindeki kürtlere seslendi

yeni bir tırnak üretmişlerdi, almalıydı.

abi dedi, orası cehennem
ve
orada müzik yapıyorlar.
yapıyorlardı.

beni

dergiler yutuyor,
projeler tamamlanmıyordu.

allah

ezanı okumuyordu.
azze ve celle.

biz

bi on beş güne hareketleniyoruz
artık adam olmayacağız

sen

gelme istersen

siz

şiir yazarken bir zencinin size baktığı oldu mu?
elleri çabuk diyorlar

ben

peygamberin kulu ve yalancısıyım


                           İbrahim Evin

Saturday, November 19, 2016

Açtırdım Gapıyı Girdim İçeri ve Antichrist

Lars von trier izlerken Neşet ertaş’e ne ara geldim
Tek bildiğim yollar çok güzel ama akbilim bitik
Ne kadar klişe bi o kadar popüler
İğrenciz şimdilik, şimdilik

Bu schweppes senin şerifine emmioğlu
Ne de olsa bütün dünya amarıga
Markalar düzer,
Burada soğuktan ölüyoruz camı açın ayol!?

Yok canım o kadar da değil sende
Nuri Bilge’ymiş hah hahhay hah
Hoş geldin yeni şiirimizdir
Asın, asılsızdır

Yoğurda bandırılmış bir ay
Tahtakurusuna zorla yutturulmuş plastik
Enine Altına Boyuna Üstüne
Oh oh kızım aman tecavüze uğramayasın

Küresel sorunlara değdiriyorum
Şerif Mardin solcu muydu annecim söyler misin çok rica ediciğim
Artık bayağı hayattan bıktım,
İstanbul'a yerleşip akademisyen yetiştirmek istiyorum

Despotizm
Evet despotizmi şiire sokmak lazım
Biliyor görünmek lazım bunları
Evet şiire sokmak lazım



İbrahim Evin

Sunday, November 13, 2016

boyalı ve tütünlü ellerime baktığımda göremediğim geleceğim

şehrin sonunda....
en sonundayım artık
onlar için orası şehir değil
uzaktayım.
olmayacak mı yazmaycak mı bana da bir yorum yok mu olacağım
boyalar çıkmayacak
tütünler temizlenmeyecek mi
giremeyecek miyim dünyanıza
birkaç yerde şans eseri de olsa bilinmezden de olsa anmayacaklar mı?

ortadan içe doğru kıvrılıyor, uzuyor, küfür geçmiyor, kalbin hızlanmasın amman
hiçbir şey olmuyor

mavi.

herkes bir şeyi çok başarılı bir şekilde başarıyor değil mi?
göğsümüze rüzgar yemek de benim başarılı yanım değil değil
ağrıyor, sıkışıyor, unuttum.
umut dolu bir leniniste meursaulttan bahsettim
hak verdi ancak -ğini sanmıyorum.
ben.

kaçıyorum, , , , , ,
mahalledeki çocukların bazılarının başında takke var
kedilere koyduğum sütleri yıkanlar var
ha hani çok da umrumda olduğundan değil de ilk defa bir iyiliğe çok yaklaşmıştım
rus salatasına söndürülmüş sigaralar var
asimetrik, italyan, rus ve amerikan
konuşsam çok anlayacağım az güleceğim homoseksüeller varrr
beyaz yuvarlak büyük bir omuz başı hırrr
sar, sar, sar

kılıç.

yarın uzun saçlı ve çok ölümlü basit senaryolara sahip insanlar olacaklarrr
dinleyeceğim
mecburmuşum, köpekten korkmuşum
ANKSİYETE
tutanaksız bir film, geçirilmemiş - giydirilmemiş bir zaman
aynadan duman çıkıyor, içimden halat, dibimden sopa,
beğenin ulan diye haykırır vücuduna
çağrışım gücü, when silence drowns the screams
pazarlıkların ah basit içten pazarlıkların
güçsüzlük

çağ.



İbrahim Evin

Sunday, October 30, 2016

kedilerin ölüm haftası

kılları alınmış kollar
zehirlenmemiş bir fare
sevgilisinden kısa erkekler
berbat ve aşk dolu bakmaya çalışan kadınlar
hepinizden nefret ettiğimi her fırsatta söylemek ve hiçbir tepki alamamak
lağım suyu
eski bir arkadaşa söylenmiş birkaç replik
boğaz kuruluğu
kan pıhtılaşması
kan kan kan
emerek tükürmek
tükürük yutmak
ah siz aptallar nasıl diyor nasıl diyor bana diyor nasıl
anadolu çok sıkıcı abluka metalist kharkiv düşeş basma kitabı çiçekli çirkin elbise aptal kadın yazarlar kirli tırnakları saklamak kirli zihni saklayamamak kemik ısırmak kemik kırılması sesinden haz duymak bıyıkların terlemiş hanım kız
günümüzün övgü kaynakları traverten, bi büyük içerim ve benimki büyüktürler, kadınım ben diyemeyen kadınlar, egonun tanımını yanlış yazmış berbat sözlükler, tarih kitapları ah tarih kitapları, biz iki içiyoz abilerler, kahrolası kahır, boş yere sorulan bir soru, kahreden matematik, aptal insan elimin kiridir, benim amcam sek içer, memeleri diriltir, kalçaları titretir, kitabı yaz kahveyi bitir, siktir
küçük ayakkabılı pis kokulu kadınlar, menopoz öğretmenler, dudak çıkkınlığı, ısırmak, alenen birini aşağılamak, alınmış bir kaş, kızarmış bir kalça, atılmamış bir imza, girilmemiş bir delik, kekremsi bir tat, kustum kusucam, kusmaktan bahsedilmeyen bir şiir, sözde şiir, şiir.

ibrahim evin

Friday, August 12, 2016

şimdilik

senin yazdıklarının onların dergilerinde yeri yok, senin yazdıklarının onlar için önemi yok, senin yazdıkların okumaya değmez çünkü senin ismin duyulmamış, senin yazılarını yayınlamazlar çünkü türkiye'de bir dergide yazabilmek için önce ünlü bir oyuncu, albümleri çıkmış bir şarkıcı falan olmak gerekir çünkü onlara göre bunları yapanlar ancak yazı yazabilir, yazdıkları her ne kadar berbat olursa olsun onlar yayınlanacaktır çünkü onun ismi derginin tirajını belirlemektedir ve tirajlarının dayanakları sayfalarında sürekli sövdükleri alışveriş merkezleridir, kahrolsun avmler ancak yaşasın bizim dergimizi satan sevimli marketler, bravo bize her sayıda yeni bir ünlüden yazı aldık ve fiyatımızı arttırdık, on tl gibi fiyatlar koyduk çünkü bunca ünlüye para verip yazdırmak kolay iş değil, yaşasın yeraltı edebiyatı ancak nasıl daha popüler bir dergi yaratabiliriz çabaları, yaşasın edebiyat ancak koyduğumuz yazının niteliğinin bir önemi yok ismi yeterli cümleleri ve merhaba mail adreslerine sıkışıp kalmış gerçek yazarlar, sizler de bir gün bir dizide oynarsanız veya bir albüm çıkarırsanız oralarda yazmanız için gerekli nitelikleri tamamlamış olacaksınız, şimdilik hurdasınız.

ibrahim evin

Tuesday, July 12, 2016

bir kanat çırpışıyla kaos yaratamayan kelebek

"Aldanmış olmak büyük bir derttir.
Aldanmamış olmak pek büyük bir derttir."
       desiderius erasmus

I.
Eskiden şarkıların sinemalar gibi bir teması olurdu Murat, şimdi hepsi boş. Ve ben bu çağda Carl Sagan'a peygamber gözüyle bakılmasından bıktım. Bu arada günler geçerken ve hatta aylar yıllar, ben hep frensiz bisikletin üzerinde yokuş aşağı düşüyormuş hissine kapıldım. Hayır o denli hızlı geçti demiyorum, o düşüş kadar sonu bilinen ama heyecan yaratan bir an. Ne yaparsan yap düşeceksin ancak insan çabalamak istiyor. Çabalasan ne olacak düşeceksin elbet, kaçışın yok. Kaçamadım da zaten. Hep düştüm. Kalkmanın yolu topluma sığınmaktır deniliyordu bir zaman, hala öyle mi bilmiyorum, sığınmadım, kalkamadım.

II.
Bu sefer ben sana soruyorum Murat,
Jack London'ı tanımak için ne yapmayalım?
7 rekat namaz?
Yollara düşsem veya?
Duygu yüklü kollarla ebeveynlerime sarılsam?
Kendime dahi anlatamadıklarımı anlatsam insanlara?
Ya da hiç bilinmedik bir ruh halinden bahsetsem onlara?
Bilemiyorum, göreceğiz.

III.
Beni kara listeden çıkarınız çünkü
romen rakamları bilmek hayat kurtarır.

IV.
Toplumun bizden vermemizi istediği tepkileri bırakıp kendimizi bir an önce doğallığın yakıcı sularına bırakmalıyız. Çünkü bu dünyada yakıcı olan her şey saf insan doğasına hizmet eder. Hissederek yaşamalıyız.

V.
Klasik müzik eşliğinde at rengi seçen adamlar görüyorum.
Uyanıyorum.

VI.
Bir daha görüşmek istemiyorum diyor.
Onun da kendi çapında veda hutbesi bu.

VII.
"Ama onun yazılarına iman etmezseniz,
benim sözlerime nasıl iman edeceksiniz?"

VIII.
Kalp tıkanıklığı yaygın bir hastalıktır.
Çağımızın en bilinmeyen ve çok bulunan hastalığı.
Bir an önce tedavisini bulunuz.

IX.
Evrenin eğilip bükülmesine rağmen
halen üçüncü sınıf komedi ve aksiyon filmlerinden nefret edenler,tebrikler.

X.
Kitaplarını kendi yayınevlerinden basan şairlerin rahatlığı.

XI.
o beni topluma karşı tuttu, o tuttu, omzumdan tuttu, düşme anında tuttu.
biz toplumun ayakaltındaydık.
o bunu bilmiyordu.
insan, ezenini ve ezdiğini sevmezmiş.
o tuttu.

XII.
Murat, delirdim mi?

           İbrahim Evin